Marka fanatikliği kötü birşeydir. Aslına bakarsanız herhangi bir konuda fanatik olmak kötüdür. Sizi kör eder, bilgileri net kavramanizi engeller, sağlıklı düşündürmez, çoğu zaman da gerçekleri görmezden geldirir.
Son dönemde bana göre otomobil markaları arasında en çok fanatiğe sahip marka Tesla. Bunu da özellikle otomotiv dışından ya da erken yaştaki hayran grubu ile yapıyor. Bu kitleye sahip olan markalar da bana göre gerçek başarıyı bana göre yakalamış markalardır. Buna müziği bile örnek gösterebiliriz. Metallica`nin Iron Maiden`dan hayran alması değil, Britney Spears`den hayran alması sıradışıdır ve bunu başarabilmesi hiç de gözüktüğü kadar kolay değildir.
Tesla`nin “car nut” yani otomobil kafa meraklıları için her zaman en önemli silahı akselerasyonu olmuştur. Aracın yüksek ağırlığından dolayı yol tutuş ve sürüş zevki konularında çok yol katedemeyecegini bildiği için, elektrik motorunun sıfır devirden itibaren %100 tork felsefesini kullanarak, içten yanmalı araçların akselerasyonlari ile çoğu zaman dalga geçer olmuştur. Araca ilk defa binenlerin de aslında her zaman inanamadiklari ya da akıllarını başlarından alan durum bu olağanüstü akselerasyondur.
Konvansiyonel üreticilerden Porsche, 2015 yılında Frankfurt Motorshow’da Mission E projesini bizlerle paylaştığında, aslında direk olarak söylemese de içeriden Tesla`yi tamamen hedef aldığını belirtmişti. Mission E, ticari adıyla Taycan, aks mesafesinden uzunluğuna, pil kapasitesinden iç hacme, infotainment`a kadar Tesla Model S rakip alınarak, çoğu zamanda kopyalamaya çalışılarak üretilen bir model oldu. Taycan`in en sıradışı özelliği ise, daha önce elektrikli otomobillerde görmeye alışık olmadığımız 2 vitesli şanzımanı. Aslında 2 vitesli sanzimana şuradan aşinayız; Elon Musk Tesla`ya 2004’de yatırım yaptıktan sonra ilk lanse edilecek Roadster modelinde gerçek kuruculardan Martin Eberhard aracın 2 vitesli olması için ısrar etmişti, bütün testlerde sanzimanlar torka dayanamayıp kırılınca, aracın çıkması 8 ay ertelenmişti bunun üzerinde Musk olaya müdahale edip önce kurucu Martin’i kovdu, sonra da aracı tek vitesli sanzimana çevirdi. Sonuç: Tesla hissesi 2020 Eylül ayında 2000 USD.
Taycan`in en güçlü versiyonu Turbo S`in, gerçek gücünü sadece kalkış modunda vermesinin ya da 2 vitesli, komplike, verimliliği düşüren bir sanzimana sahip olmasının tek bir sebebi var; Model S Performance`ı kalkışta geçmek. Evet, 2012 yılından beri üretilen Model S`i Taycan kalkışta, roll`da hatta 400 metrede geçiyor. Bunu YouTube videolarindan izleyebilirsiniz. Peki sizce bu Tesla`nin potansiyel kullanıcıları için ne kadar önemli? %50 fazla fiyat farkı olan bir aracın diğerinden kalkışta 0.1 sn hızlı olması neyi değiştirir?
Normal dünyada korkunç bir basın algısı olusturabilirken, iş Tesla olunca, bazı konuların gölgesinde kalıyor. Nasıl mi? Oyun gerçekten çok büyük!
22 Eylül`de Tesla Battery Day adlı bir lansman gerçekleştirecek. Uzun zamandır ertelenen ve merakla beklenen bu organizasyonda Elon Musk bizlere şunları söyleyecek; 1. Yeni bir batarya kimyası. Bu büyük ihtimalle yeni bir anot bileşeni ile (muhtemelen silicon nanowire, belki de grafen) olacak, katodda aslında bilinenin aksine mevcut madenlerle çok büyük ilerleme kaydedilemiyor, ana amaç tabi ki Demokratik Kongo Cumhuriyeti hegemonyasindaki Kobalt`tan kurtulmak, ki bunu Tesla aslında çok da iyi başarıyor. 2. Batarya yoğunluğunda 260Wh/kg rakamlarından 400 Wh/kg seviyelerine gelebilmek. 3. ama en önemlisi 1 milyon mil garantili/ömürlü pil. Bu konu gerçekten devrimsel ve aslında otomobil ile hiçbir alakası yok.
Bildiğiniz gibi elektrikli araçlar evlerde şarj olurken, şarjlarının bir kısmını ya da tamamını eve geri verebiliyor. Bu sayede evin enerjisini aracın bataryasından sağlayabiliyorsunuz. Diyelim ki evinizde enerji ihtiyacınız yok, evinizin tepesinde güneş panelleri var, enerjinizi güneşten alıyorsunuz, bunu da Tesla Powerpack’inizle depolayabiliyorsunuz. O zaman siz de aracınızın enerjisini eviniz üzerinden şehir elektrik şebekesinde geri verebilirsiniz. Hatta bu enerjiyi şebekeye satabilirsiniz. Elektriğin ucuz olduğu zamanlarda değil, pahalı olduğu akşam saatlerinde satabilirsiniz. Tesla Model S’inizin pilinin %20’si her akşam şehir şebekesine satarak, ayda 150 USD gelir elde ettiğinizi varsayalım. Tesla sonuçta bu satış işlemi için sizden komisyon alacaktır. 150 USD’nin %20’sini de Tesla”ya sistemini kullandığınız için verdiğinizi varsayalım. Tesla Model S’iniz size ayda 120 USD net gelir sağlar hale geliyor. Peki, size Tesla size şöyle bir teklifle gelse ne dersiniz; Aracı aldığıız zaman aylık ödediğiniz varsayıyorum 500 USD’lik leasing ödemesini ödeme, ancak bana aracın bataryasının tamamının şebekeye satış hakkını ver. Yani siz Tesla Model S’inizi her akşam evinizde şarja takacaksınız, Tesla Inc. bunun içindeki enerjiyi istediği gibi her ay şebekeye satacak, bunun karşılığında da siz Tesla Inc’e Model S için aylık ödeme yapmayacaksınız, ya da çok cüzi yapacaksınız. Kulağa nasıl da inanılmaz geliyor değil mi? Tesla şu an bunun altyapısını bitirmiş, Avusturalya’da da ilk pivot denemelerine başlamış vaziyette. Her akşam dolup boşalacak otomobil pilleri nedeni ile de bu 1 milyon mil kapasitesine ihtiyacı var. Bunu başarabilirler ise, gerçekten geleceğin Tesla Monopolü olmasından korkmamız gerek. Zira bu durum gerçekten akıl tutulması.
Hepinize keyifli sürüşler…
Ferhat Albayrak
Eylül 2020
Sercan sözen
Yani abi sonuç nedir