Geçtiğimiz ay İngiltere Prensi Charles, Amazon Prime için bir iklim değişikliği TV programına başladı. Bu ay bir BBC muhabirine gururla, çok sevdiği Aston Martin DB6 Volante’sinin bile gezegen için üzerine düşeni yapma kararlılığından kaçamadığını söyledi.
Hayır, tahtın varisi, 1969’da annesi Kraliçe tarafından 21. doğum günü hediyesi olarak kendisine verilen otomobilini elektriğe dönüştürmedi. Bunun yerine Prens Charles’ın Volante’si biyoetanol bazlı E85 yakıtı ile çalışacak şekilde modifiye edilmiş.
E85, yani yüzde 85 biyoetanol ve yüzde 15 kurşunsuz yakıt karışımı, biyoetanol kısmı normalde şeker kamışı gibi fermente bitki özlerinden elde edilerek üretilir. Ancak Charles, BBC’ye arabasına yakıt sağlamak için kullandığı biyoetanolün “peynir üretim işleminden elde edilen fazla İngiliz beyaz şarabı ve peynir altı suyundan” geldiğini söyledi.
Aston’un Tadek Marek tarafından tasarlanan 4.0 litrelik sıralı altılı motoru E85 biyoyakıtlarla çalışacak şekilde dönüştürmek, yakıt deposuna birkaç dilim kaşar peyniri boşaltmaktan ibaret değildir. En azından yeni yakıt hortumlarına ihtiyaç olacak.
İngiltere’nin normal kurşunsuz karışımının biyoetanol oranı Eylül ayında yüzde 5’ten yüzde 10’a değişti ve eski model araçların sürücüleri, alkol bazlı yakıtların aşındırıcı etkileri nedeniyle bu küçük değişikliğin bile yakıt hatlarında sorunlara neden olabileceği konusunda uyarıldı. E85 yakıtı normal kurşunsuz yakıttan daha az enerji içerdiğinden, Aston’un yakıt karışımının telafi etmek için de ayarlanması gerekti.
Prens Charles’a çekici gelen şey, biyoyakıtların kurşunsuzdan daha temiz çalışması, dolayısıyla daha düşük emisyon üretmesi ve sürdürülebilir kaynaklardan üretilmesidir. Charles’ın durumunda, bu kaynaklar sadece atık malzemeler.
Ford, GM, Saab, Volvo ve hatta Bentley de dahil olmak üzere birçok üreticinin teknolojiyi kullanmasıyla birlikte, yeni nesil yakıtlar 1990’ların ve 2000’lerin sonlarında bir miktar popülerlik kazandı. Ancak eleştirmenler, biyoyakıtların gezegen için gerçekten zararlı olabileceğini çünkü onları büyük ölçekte üretmenin ormansızlaşmaya neden olabileceğini söylüyor.
